20 Mayıs 2010 Perşembe

Aziz Paşa yazısı

Kendini kaybetmişliğin buğulandırdığı gözlüklerden bakıyor dünyaya bir kaç gündür. Yediği-içtiğini bile tam göremiyor hırsından büyük ihtimalle. O yüzden ne dediğin farkında değil. Biz acınacak görüntüsünü ve patolojik sıkıntı yaşamayan bir insanın söyleyemeyeceği sözlerini duyduk yalnızca. Allah bilir çevresindekiler üç gündür neler yaşıyor...

Fenerbahçe Kulübü, bu ülkenin en 'önemli' spor kulübüdür. Turkcell Süper Lig 2009-2010 sezonu ikincisi Fenerbahçe'nin delirmiş başkanı Aziz Yıldırım'ın ağlamaklı olmamak için kasıldığı hamasi hitabetinin ortasına nalınladığı 'FENEVV-BAHÇE TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK SPOR KULÜBÜDÜR' tabirini özellikle kullanmıyorum. Büyük olduğu kesin, ama bunu birilerine laf sokmak için ve kendinden başka herkesi küçümsemek için kullandığından emin olduğumuz için kabul etmiyorum. Spor tarihinin çok önemli evrelerinde ismi olan bu önemli kulübü, nasıl tiksinti verici hale soktuğunu görmeyip, utanma-arlanma olmadan bir de sağa sola suç bulma uğraşında 'yavuz hırsız' hallerine girdiği için kabul etmiyorum.

Giderek insanlık dışına kayan, mantığı limonileşmiş, hırçın ve küstah Aziz Yıldırım'ı bir kenara bırakıyorum. Benim sözüm Fenerbahçe taraftarına.

Futbol takımı tutmadığımı bilirsiniz. Galatasaray ve Trabzonspor düşmanı olduğum için bir kısım medyanın beni Fenerli addettiği ortamda, yılda dört gün hariç (şu iki gereksiz takımla iç-dış lig maçları, varsa kupa mücadeleleri) hiç bir zaman Fenerbahçe'yi desteklemedim. Buna mukabil, başta atletizm şubesi olduğu için ve gerçekten Türk sporuna çok önemli katkı sağladığından Fenerbahçe'ye saygı duyarım. Galatasaray'ı kürek dalında pata-küte tokatlamaları benim için ayrı bir keyif sebebidir.

Lakin şu gündemdeki 'Herkes bize düşman ebesini skiim' hayıflanmalarına bir türlü empatiyle bakamama sorunu, sevgili Fenerbahçeli dostlarımın en ciddi sorunu gibi görünüyor. Ben en fanatik ve gözü dönmüş kitlenin Trabzonspor'da olduğunu sanardım. Meğerse bazı Fenerbahçeliler, rahmet okutan özelliklere haizmiş, bu sayede görmüş olduk.

Bu 'herkes bize düşman' çıkarımının ana sebebi, başyapıtını Aziz Yıldırım'ın Türk gençliğine armağan ettiği bu büyüklenme edebiyatıdır. Doğrudur, bazı rakip takım taraftarlarının kıskançlıkları da pohpohlamaktadır düşmanlığı. Ama asıl sebep net bir şekilde Yıldırımpaşazade Aziz Efendi'nin ciddi ciddi 'şerefsizlik' boyutlarına ulaşan desturları ve fermanlarıdır.

Ben 20 yılı aşkın süredir desteklediğim Real Madrid'e olan sevgime ket vurabildim. 'Büyük yavşak Florentino varken ben yokum' dedim. Tabii ki size takımınızı bırakın demiyorum (Zira Fenerbahçe sevgisi öyle bir sevgidir ki, anlatılamaz... - İslam Çupi). Ama Yıldırımpaşazade'nin her ağzından çıkanı da savunma içgüdüsüyle 'Doğrudur Paşazadem, Huu sana paşam' demeyin.

Fenerbahçe'ye giderek çok daha zararlı hale gelen bu insanı kapı dışarı etmeyi bilin. İsyan edin, küfredin, arabasını çizin. Takımınızı daha antipatik hale getirmemek için bu paşazadeyi ipe gönderin.

Devrimci Fenerbahçe taraftarına iplerin efendisi Devlet Bahçeli diyor ki: Alın size ip!

2 yorum: