15 Şubat 2010 Pazartesi

İbretlik

İki ay önce bu e-yazıt'a ibreti alem olsun diye geçirdiğim 'Şeriat lafazanı' yazısında alaya aldığım laflar gerçek oldu! O yazıda, iki tane süper zeki şeriatçının yılbaşının mübarek cuma gününe denk gelmesi üzerine 'devlet dediğin yılbaşını iki gün sonraya alır' lafını aktarmıştım size. İnanılması güç ama, buna benzer bir uygulama gerçekleşti! Diyanet İşleri Başkanlığı, hükümetin 'komşularla sıfır sorun' politikası uyarınca Kutlu Doğum Haftası'nın tarihini değiştirdi.

Hazreti Muhammed'in 571'deki doğumunun miladi takvime göre denk geldiği 20 Nisan tarihini içinde barındıran haftada, 1994'ten itibaren Diyanet'in ülke çapında İslam Peygamberi'nin hayatına dair ülke çapında bir sürü etkinlik gerçekletiriliyor. Sempozyumlar, yarışmalar falan filan. Bir sürü program. Tabii bu arada cemaatler falan da kendi camilerinde/tekkelerinde yoğun katılımlı programlar yapıyorlar. Ve bunları kullanıp, 'Atatürk meclisi açılışı kutlanırken, adamlar kuran okuyor' diye olayı 28 Şubat haberleri kıvamına getirenler de oluyor dolayısıyla.

Bundan kıllanan Genelkurmay, bir-iki yıl önce olaya maydonoz olmuş. Tam bir hastalıklı bakış açısı ürünü '23 Nisan kutlamaları gölgeleniyor, alternatif kutlama oluşturuluyor' diye şikayet bildirmiş. AKP'nin kapatma davasında da Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, 'şeriatçılık' atıflarından biri olarak da 'Cumhuriyet'in içini boşlatma anlamında kullanılan bir Kutlu Doğum Haftası' argümanını kullanmış.

Ve tam da bu hastalıklı bakışı yüzlerine çarpmak için 'Ne münasebet efendim? Peygamberin doğum gününü mü değiştireceğiz? Haftayı kaydırmak da neyin nesi?' diye tepki konulması gerekirken Diyanet ne yapmış? Bir hafta önceye almış, yeter ki aziz milletimiz gerilmesin diye. 14-20 Nisan'a alınmış hafta.

Ne bu? Çift maçlı eliminasyon sistemi mi? Bu rövanş atmosferi nedir? Aman 23 Nisan Egenmenlik bayramı ile Kutlu Doğum çakışmasın diye yapılan katakulli, başörtülü eşin 30 Ağustos kokteyline 'Sen git bey, ben evde otururum' tavrı mı? Bu kadar şekilci ve dar kafalılıklı nereye gideceğiz?

Şeriatçı birinin 1 Mayıs'a denk gelen ilk kurban bayramında 'Kurban kesilmez bugün, Lenin'in ruhuna gider' demesindeki absürtlüğü zorlayan bu saçma sapan karar, Diyanet'in yüz karasıdır.

Diyanet cephesinde, kabahatten büyük özür, 'gerginliği düşürmek için yapıldığı' şeklinde formüle ediyor. Bravo size. Asıl şimdi gerginlik yaratıldığının ve bunun özellikle de 'hocaefendilerden' vaazlarda gaz malzemesi olarak kullanılacağını görmüyor musunuz?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder