22 Haziran 2010 Salı

Taymis yolcusu kalmasın


Cuma günü (25 Haziran) Wimbledon için Londra'ya gidiyorum. 10 gün yokum. Bu süreçte orada da e-yazıtımız için güzel malzemeler toplarım inşallah. Ama gitmeden şu şaheseri sizinle paylaşayım istedim. Zafer Gazetesi'nde 1951'in 20 Temmuz'unda yayınlanmış, Mümtaz Faik isimli üstadımızdan bir Londra gezi yazısı. Herşeyi yüce milletimize mal etmenin gayretlerinin çevrelediği yazının satır araları pek bir keyifli...

LONDRA'NIN CANI: TAYMİS (Meşhedi'nin dediği gibi, Londra'nın ismi Levent-Dere'den mi geldi?)

Yazan: Mümtaz Faik Fenik

Senelerce içinde yaşadığımız bir şehrin tarihini coğrafyasını pek merak etmeyiz de yabancı bir kente gittiğimiz zaman derhal tarihçi kesiliriz. Ve büyük bir tecessüsle şehrin gelmişini, geçmişini öğrenmeğe kalkarız.

Kaç İstanbullu Kariye Camii'ni görmüştür; veyahut Yerebatan Sarayı'nı ziyaret etmiştir? Ama bir de Londra kalesini görmeyen ecnebi var mıdır diye sorunuz. Ben eminim ki hiç bir turist burasını sekip atlamamıştır!

Belki Londra isminin de nereden geldiğini merak edenler bulunur. Soran olursa, mihmandarlar, veyahut alakalılar cevap veremeyecek duruma düşmesin diye bizim ziyaret programımızın içine dahi Londra hakkında ansiklopedilerden ayıklanmış, temizlenmiş birtakım malumat koymuşlardır. 'Selt'ler zamanında güya Göl Kalesi manasına gelen bir isimden geliyormuş. Sonra Romalılar zamanında Londinicun en büyük bir askeri merkez ve iş sahası olmuş!...

Kimi Londra der, kimi London der geçer. Fakat şimdi ansiklopediyi filan bir kenara bırakalım da bizim Meşhedi'nin bir izahına bakalım: Galiba Londra'nın aslı 'Leventdere' idi. Yine Meşhedi'ye göre, eski harflerle yazılan Levent-Dere'yi Londra şeklinde okumak kabildi. LEvent-Dere ise Taymis'tir. Çünkü hakikaten Londra demek Taymis demek, Taymis demek Londra demektir. Koca şehrin bir Şimal Denizi'ne bir dakikada döktüğü suyu bilmem ama İngiltere'yi altınla suladığı muhakkaktır.

Taymis nispeten bodur sayılır, boyunun üç yüz kilometreden biraz fazla olduğunu söylüyorlar. Şimalde Eton'dan Vindsor'a, büyük meraları sular. Oksford'da Kembriç'le yarış edecek kürekçiler yetiştirir, Rişmon'u yıkar ve nihayet Londra'ya hayat verir.

(....)

Haydpark'ın çiğ'i, sevgisiz genç kızın göz yaşı, sarmaşıkların vernik'i, asfaltların rengi ve ihtiyar binaların küherçilesi, Taymis'in sisi ve pusudur. Açıldığı zaman Londra'nın gözü açılır, kapandığı zaman Londra'nın Big-ben saatiyle zamana bakan gözleri miyop olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder