27 Haziran 2010 Pazar

Clapham Common


Üç gündür Londra'nın güneyinde Clapham Common'ın tam karşısında küçük bir hotelde kalıyoruz. Wimbledon'a dört-beş mil uzaklıkta çok güzel bir yer burası. Clapham Common, hayli geniş bir ortak kullanım alanı. Geniş bir düzlük. İçinde bisiklet kullananlar, sabahtan akşama kadar hiç boş olmamak şartıyla yüzlerce (evet, her yaştan yüzlerce, abartmıyorum) gerçek birer atlet gibi ekipmanlarıyla koşan insan, frizby'den futbola, rugby'den aerobik'e kadar envai çeşit spor yapan tipler, bikiniyle güneşlenen peynir tenli İngiliz kızları, çocuğunu gezdiren anneler gibi envai çeşit insana rastlayabiliyorsunuz.

Bir kaç saat önce Almanlar'dan 4 yiyerek Güney Afrika 2010'a veda eden İngiltere'de - rahatlamak için midir bilinmez - millet kendini komple uçsuz bucaksız gibi görünen bu meraya atmış, güneşleniyor. Düzlükte güneşlenen 500 kişi... Düşünebiliyor musunuz?

Ancak asıl ilginç olan (ki Bülent buna benzer bir uygulamanın Türkiye'de de bir ara yapıldığını ama tutmadığını söyledi. Ama ben ne duydum, ne gördüm), kullanılmayan kitapların insanlar tarafından common'ın kenarına köşesine bırakılması. Ben, park kutusunun üzerinde iki tane kitap gördüm, birini aldım. Burada amaç, okunmuş kitapların sirkülasyona girmesini sağlamakmış. Her kitap alan yenisini bırakıyormuş. Benim bir kitap borcum var şu an. Bırakıcam cuma gününe kadar...

Aldığım kitabı 10 yıl arasam bulamam heralde: The Year of The Rose. İngiltere rugby takımının 1991'deki grand slam'ini anlatan bir almanak. 190 sayfa ve mükemmel resimlere sahip. İnanılmaz bir düşeş!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder