29 Eylül 2010 Çarşamba

Habercilik böyle bir şey

Bir haber kanalının yeni dönem tanıtım filminde elindeki yanan meşaleyi tutarak, 'Haber sıcaktır, yakar' diyordu ya Cüneyt Özdemir. Dendiği kadar kolay bir şey değil o 'sıcaklık'. Haber, gerçek ve vurucu olduğunda gerçekten yakar. Soğukkanlılığı korumak zorlaşır.

Sadece üç dakika önce biten bir röportaj izledim NTV'de. İlk kez bu kadar reaksiyonel bir yazı yazıyorum herhalde e-yazıt'a (Galiba bir de İsrail'in 31 Mayıs baskınında böyle hızlı davranmıştım). Mirgün Cabas'ın Her Şey programında biraz önce Türk televizyonculuğunun son dönemdeki en iyi canlı röportajlarından biri yayınlandı. Böylesine gerçeğin içinden ve samimi, aynı zamanda - tam da başarılı haberci Cabas'ın dediği gibi - şaşırtıcı bir iş gördüm ben. Üstelik de TV haberciliğinin iyiden iyiye saçmalık örnekleriyle tıka basa dolduğu son zamanlarda. Mesleğimin içe dokunurluğunu, ve hatta özünü bu kadar iyi kavrayan bir haber görmemiştim. Tüm program ekibine ve NTV Haber Merkezi'ne tebrikler.

Cabas'n program konuğu dün alelacele göz altına alınan Hanefi Avcı'nın evlenme kararını açıklamak üzere olduğu sevgilisi Kezban Küçük adında bir edebiyat öğretmeniydi. Kadın, yayında sevgilisini, bir insanı anlattı. Anlattıkça açıldı, bir aşığın serenadına dönüştü program.

Açıkçası benin pek tanımadığım bir insan Hanefi Avcı. Malum kitabını yazana kadar pek de duyduğum biri değildi. Zaten polislik mesleği, oldum olası yakınımda olmadı. Ama adamın cesaretini takdir etmiştim kitapla ilgili yaygara başladığında. Belki de çoğunuzun aklına gelen, benim de zihnimdeydi o dakika: "Bu adamı yerler. "

Yediler. Adam, dünden itibaren göz altında. MHP'ye (belki BBP'ye) yakın dünya görüşü olması çok muhtemel Avcı, devrimci sol bir örgütle bağlantılı olmak iddiasıyla göz altına alındı. Gülen bağlantısını kurmak için yedi yaş zekası yeterli.

Yargıdaki saçmalıklar ve döngüler, içinden çıkılabilir gibi değil. Adam, iyidir-kötüdür, suçludur-suçsuzdur, ayrı konu. Sadece olay örgüsüne sırasıyla baktığımızda, Türkiye standartları bizi bu sonuca götürüyor: Artık cami duvarına işeme raddesine gelen cemaatin gazabı.

Dönelim. İnsan hikayesine, haberin sıcaklığına dönelim. İlgimi çeken şey, kadının samimiyetinin, programa ve o anda benim gibi TV başındaki insanlara katkısıydı. O kadar enteresan bir aşk hikayesi anlattı ki, kurgudan, komplodan, yalandan, yapmacıklıktan geçilmeyen ekranda bir gerçek insan görmenin şaşkınlığına boğdu bizleri. Yarım dolu gözlerle 'Benim umrumda değil. İkimizin de maaşı var. Geçinir gideriz biz. 'Nasıl bize parayı buldular, değiştiler' derler?' cümlesi, Kezban kadının aşk ateşinin saf bir dışavurumuydu. Ve daha böylesine bir sürü 'saf söz'.

Siyasi anlamını bir kenara bıraktım, bu bir insan hikayesi. Kezban Küçük'ün aşık olma haliyle bile büyük bir haberdi bu. Ve gerçek bir TV haberciliği başarısı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder