6 Aralık 2009 Pazar

Sporda inovasyon


Geride bırakmaya hazırlandığımız 2009'un spor pazarlama alanındaki en önemli kahramanı, ağustos ayında Berlin'deki Dünya Atletizm Şampiyonası'nın maskotu Berlino idi kuşkusuz. Bir mite dönüşen Berlino, şampiyonanın yıldızı Usain Bolt'u da etkilemiş ve tişörtündeki mesaja da konu olmuştu, hatırlanacağı üzere...

Bununla birlikte iki muhteşem icattan bahsetmek istiyorum size. Sporu pazarlamak için yalnızca kural değişiklikleri, sansasyonlar ya da yıldız isimler kullanılmıyor. Artık mekanlar da ön plana çıkmaya başladı. Gerçi bu işe çok para akıtan sponsorların etkisi biraz işin rengini kaçırsa da, ortaya çıkan iş, kalite açısından genelde iyi oluyor, bunu kabul edelim.

İlk örneği geçen hafta ATP Dünya Turu finallerinde görmüştük. Sezonun en iyi 8 tenisçisini bir araya getiren organizasyon, 17 bin kişilik salonda bu kez tam bir görsel şova dönüştü. Mavinin tonlarının kullanıldığı bir bilgisayar oyunu gibi tasarlanan turnuva, ışık oyunları ve grafiklerle tam anlamıyla bir görsel şova dönüştü. Bunun sonucunda da son yılların en çok ilgi gören tenis organizasyonlarından biri ortaya çıktı.

Bir diğerine Prof. Dr. Uğur Erdener'in başkanı olduğu FITA (Uluslararası Okçuluk Federasyonu) imza attı geçtiğimiz aylarda. Eylül ayında yapılan Dünya Kupası'nın son ayağı Kopenhag'ın kent merkezindeki ünlü Nyhavn Kanalı'nda düzenlendi. Klasik yeşil arazi okçuluğunun dışındaki bu uygulama ile hem yerel halkın ilgisi arttı ve eşsiz bir tanıtım fırsatı doğdu, hem - çoğu türk şirketleri olan - sponsorlar bayram etti, hem de sporcular için harika bir deneyim oldu. Öyle sanıyorum ki resimler, demek istediklerimi çok iyi anlatıyor.

Bazen, işleri rutinden çıkarmak monotonluğu giderir. Yeter ki iş su üstünde basketbol oynatmaya falan gitmesin, sporseverler olarak bu gibi yeniliklere her zaman açığız. Tebrik ederiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder