Türkiye'nin kangren sorunlarından birisi üzerine atılan adımlarla çalkalanıyor ülke son günlerde. Kürt meselesi üzerine AKP hükümetinin attığı adım - saçma sapan mevzularda kutuplaşma konusunda eline sıcak su dökülemeyecek ülkede aksini beklemiyorduk zaten - yine iki kutuplu evren yarattı. İllet olduğum fersah-milliyetçi cephe ile 'sayın' Bahçeli'nin elinden ekmeğini kapmak için yarışa giren, ha gayret aynı cepheye nefer olan, solculukla pamuk ipliği bağını 'hars' diye eliyle bir çırpıda parçalayan Deniz Beyler, muhteşem bir seçim malzemesi yakalamanın ağız sululuğunda 'Kartal gol gol gol!' politikası güdüyorlar yandaş mevzilerde.
Diğer yanda - Star gazetesi yalakalığına kaçmadan tabii ki - Erdoğan'ın doğrusunu desteklemekten neden imtina edelim? Adamın hiç mi doğrusu yok?
Evet, doğru. Onbinlerce insan katleden Saddam şubesi Sudan diktatörü Ömer El Beşir için 'Yapmaz kardeşim, ben gittim gördüm' dedi; kendisinin Gazze tepkisi ile yanyana koyulduğunda şekilli dansöz Asena'dan daha kıvırtak figüre kaçan demecini gördük bu Başbakan'ın. Ergenekon'da yargı sürecine düpedüz 'ayar çeken' demeçlerini, TBMM Başkanı'na 'Adamın asabını bozma' zılgıtını, hatta - çoğu insan alkış tuttu - ama benim hala yanlış bulduğum Davos'taki 'Daha da Davos'a gelmem' dellenmesini gördük. Yeni rant kapısı 3. köprüye, 20 yıl önce elinde megafon karşı çıkarken, şimdi yol açmasını izledik. Deniz Feneri'nin üzerine gidilmemesi, ve daha bilumum Türkiye'nin Başbakanı teranelerine karşı yuvarladık terbiyesiz laflarımızı.
İyi de, demokratik açılım hangi aklı başında, at gözlüksüz insanın 'Haşa, sümme haşa! Memleketi bölüyorlar' diye tepki vereceği bir durumdur? Bu ülkede silahtan vızıldayarak çıkan milyonlarca mermi ve koca bir coğrafyada leylak kokusu yerine genizlere çekilen barut kokusu neyi çözdü?
Karşı çıkan güruha soralım. Tamam, açılım maçılım yok, daaalın lan. Tamam. Eee? Neyi çözdük? 2043 yılındayız. Hala TSK ile PKK türevi (VKK, ZKK...) varlıklarla mücadele halinde olmayacak mı? Bitecek mi yani terör?
Ama niyet o kadar net ki. Çarşaf açılımı neyse, bundan da pay çıkarma aynı doğrultuda. Ve tüm analistlerin üzerinde durduğu noktaya yüzde yüz katılıyorum: Bu 'toptan retçi' politika ile hem CHP'nin, hem de MHP'nin oyu önemli ölçüde artar.
Kürtçe duyduğunda deliren adamlar var bu ülkede. Faydacı yaklaşırsan, bulunmaz bir nimet bu açılım mevzusu. CHP de bu nimetten popülizmin ağa babasını yaparak faydalanmayı seçti. Solculukla, sosyal değerlerle, özgürlükle ilgisi dahi olmayan tavrı benimsedi: Aşırı sağ ile at yarışına girdi. Zaten sol parti falan değildi, şimdi iyice 'Ceddin deden, neslin baban' kıvamına geldi.
Bizzat 1989'da Kürt raporu yayınlayan partiden, şimdi kurmay düzeyinde 'Dersim'den dersini çıkaran' demeçler geliyor. Sağ kanattan AKP, siyasi çöküntüye uğrama pahasına etnik milliyetçiliğin karşısına basbayağı solcu bir özgürlük politikasıyla dikiliyor. Ne günlere galdık hancıbaşı. Ver ordan bir kımız...
Sağlam gazeteci abimiz Alper Görmüş, geçenlerde söylemişti bir programda. 'Artık siyasette asla rakibin doğrusu olmayan bir noktaya gelindi. Bu çok ciddi bir açmaz. Halkı da bölen siyasilerin bu tavrı diye'... Aynen öyle. Yatılan mevziye göre 'karşı taraf' bellemek ve o ne yapıyorsa 'ondan gelecek iyilik gelmez olsun'cu olmak.
Aferim, aferim çocuum. Devam edin böyle. Bir b.ku da el birliğiyle çözmeyin zaten.
15 Kasım 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder