Bugün Fenerbahçe-Galatasaray maçı var. Televizyonlar için bulunmaz nimet. Körükle Allah körükle: gelsin reklam... İtirazımız yok, Allah daha çok versin.
NTV'de Sergen Yalçın ve Ercan Taner, derbi öncesi programındalar. Saat 16.40 civarı Kadıköy'e bağlanıldı. Emek Ege, elinde mikrofon, taraftarların arasında durumu özetlemeye çalıştı. Ancak üç dakika konuşabildi. Zira arkadaki güruh, ufak hareketlenmelerden sonra 'Ananı dikeceğiz Galatasaray' yanık türküsünü koro halinde dillendirmeye başlayınca, cart diye kesip stüdyoya döndük.
Daha önce de bu mevzu aklıma geliyordu. Salya-sümük Türk futbol seyircisinin neyine güvenerek (nasıl bir cesaretle) aralarından yayına bağlanılıyor, çözemiyorum. Evet, kabul ediyorum, maç atmosferini yansıtmak için zaten orada bulunuluyor. Ama rastgele fanatik bir taraftar grubunun içinden yayın yapmak ne kadar doğru? Alimallah, Ege'ye saldıran, elindekini alıp bağıran çağıran da çıkabilir. Gerçi sadece Türk seyircisi değil, İspanya'da kadın futbol muhabirine canlı yayındaki 'tecavüz girişimini' hatırlayın.
Bence stadın güvenlikli bölgesinde taraftarın hemen arkada, (5-10 metre veya daha uzakta) bulunacağı bir platform ile, aynı atmosfer çok daha etkili ve güvenli olarak yaratılabilir. Hem de muhabir dışında ekrana 'mööö' diye bakan 30 çift göz, el sallayanlar, cep telefonu ile kombine ederek bedava video-fon hizmeti kullanan magandalar ve tabii ki böyle iş kazalarından kurtulmuş oluruz. Fena mı?
25 Ekim 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder