Zaman zaman aklıma gelen konuyu buraya not etmek düşüncesindeyim, okurlar... Bir kaç gün önce Ruşen Çakır'ın programında Ahmet Türk'e yapılan saldırıyı kınadığı yazısına gelen yorumlardan şikayet ettiği Yazı İşleri'ni izleyince, bu konuyu 'Çekoslovak gündemine taşımalı' diye düşündüm.
Mevzumuz, giderek ciddi siteleri 'ekşiten' yorum alışkanlığı. Türkçe internette 2000'de başlayan web haberciliğinde yorum yazma geleneği ilk yıllarda yoktu. 2002'de ilk olarak belirmeye başladı. Sonrasında giderek yayıldı. Şimdi ise bir gerekliliğe dönüştü. Artık herhangi bir içerik sunan sitede 'yorum ekle' menüsü olmayan kalmadı.
İnteraktif olsun diye koyulan yorum menüsü işin b.kunu çıkardı. Çoğu zaman haberin önüne geçti. Haberin aslı, altında uzayıp giden Manas destanında uzaya doğru sündürülürken, küfürler-kafirler gırla giderken, site yönetimleri/editörleri bunun üzerine düşünmedi. Tam tersine, 'yorum' girişi fazla olan haberler, yayın yönetmenlerince ısıtılıp, takla attırılıp, önemli haberlerin önüne geçirilip manşetlere taşındı. Yani haber değil, sansasyon ve bu mesleği b.k eden 'tüketici ilgisi' ön plana çıkarıldı. Haber sitelerini, resim galerisi gezicisi, tartışamayan, at gözlüklü haber tüketicilerinin yazdığı yorumlar/tıkladığı linkler yönlendirmeye başladı. Tıpkı, Show TV'nin 'çok izleniyor'u gibi, bir de elektronik medyamızın 'çok tıklanıyor' hazır cevabı, pusulası oldu işimizin.
NTVMSNBC en fazla direnen olmuştu 'yorum ekle' butonuna. Ama onlar da - yanlış hatırlamıyorsam - üç yıl önce koydu butonu, huzura erdi. Artık herkes herşeyi biliyormuş gibi 'kem kiri kem kim' diye döküyor içindekileri. 'Sen sus lan Karslıdeli19' diye ayar çekiyor öbür yorum sahibine. Haber altlarında loş ışıktaki insanların boş satırlarını okuyarak deliriyoruz artık.
19 Nisan 2010 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder